Tüm Başörtülü kızlarla birlikte acıyor içim, aynı duygu ve düşünceleri yaşıyorum.
Bayrağa sarılı yüreğimin içi tepeleme vatan dolu, sevgi dolu: Her şeye rağmen nefrete yer yok!
"Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok.."
Barodan çıkarıldım, lojmanlardan kovuldum, okul kapılarında aylar ayı ağladım.
Çok hırpalandım, ama asla vaz geçmedim. Vaz geçemem ki, bu benim inancım, yaşam biçimim. Modacilarin sözlerini dinleyen baştacı edilirken, Allah'ı dinleyenler neden hırpalanıyor, hiç anlamıyorum?
Neden bırakmıyorlar bizi bize?
Geçenlerde annem "zihin açıklığı vermesi" için dua ederken, "Büyüklerimize de dua et anneciğim" dedim, "basiret ve şefkat vermesi için."
Belki doktor olacaktım, biliyor musunuz? Ama hep ülkemde kalacaktım, Amerika'lara filan kaçmayacaktım.
Ter kokulu amcaları muayene ederken yüzümü buruşturmayacaktım. Bebeleri öz anne şefkatiyle bağrıma basıp, en uygun teşhisi koymak için en ince muayenemi yapacaktım.
Herkese eşit davranacaktım. Şefkat ve sevgimi hiç kaybetmeyecektim. İlaç alamayacak kadar parasız hastalara yardımcı olmaya çalışacaktım. Daha sonra imkan bulursam babamın adına bir hastahane kurup fakirlere bedava bakacaktım.
Belki öğretmen olacaktım: Köy çocuklarına okuma yazma öğretecek, her gün yeni bilgiler verecektim. Bir günüm diğerine benzemesin diye kendimi sürekli eğitip yenileyecektim. "Adam gibi adam"lar yetistirecektim.
Belki hakim olacaktım: "Hakk’ın hatırı yücedir, baska hatırlara bakılmaz" kuralınca sadece Hakk’ın hatırı istikametinde çalışacak, adalet dağıtırken kılı kırk yaracaktım. Zengin-fakir farkı gözetmeyecek, hatırlı-sıradan ayrımı yapmayacaktım. "Kuvvet haktadır" diyecek, "hak kuvvettedir" anlayışına dönüp bakmayacaktım.
Belki sadece bir anne olacaktım. Anne olmak bir anlamda her şey olmaktır zaten, annelik kimliğinde her şey olacaktım. Ya da her şey olacak çocuklar yetiştirecektim. İmanlı, kararlı, kimlikli, kişilikli, namuslu, dürüst, güvenilir, çalışkan, temiz, ahlaklı, vatansever çocuklar..
Onlar zamanla Türkiye’yi yönetecekti. İşte o zaman Türkiye’de yürek krizi olmayacaktı. Yürek krizi olmayınca siyasal ve ekonomik krizler de çıkmayacaktı. Çünkü her şey yürekte başlar ve biter. Yürekler krizden arınmışsa siyaset de, ekonomi de, sosyal hayat da arınır.
Okuldan kovulsam da anne olurum elbet. Olurum, ama bilgisiz. Bilgisizliğime rağmen, acaba, istediğim seviyede çocuklar yetiştirebilir miyim?
Cok zor. Öğrenmeden nasil öğreteceksiniz?
Peki, bizi yöneten siyasetçiler... Okumamı engellerken, aynı zamanda Türkiye’nin geleceğini engellediklerini bilmiyorlar mı?
Bir gün eminim öğrenecekler. O gün tüm okulların tüm kapıları tüm okumak isteyenlere açılacak..
O günü sabırla, ama umutla bekliyorum. Binlerce başörtülü gibi...
Çünkü bende başörtülü bir kızım!..
Hatta ben bir başörtüsüyüm...
alıntıdır
__________________