BEYNİNİ KULLANAN BİR İNSANIN İTİRAFLARI (ALINTI YAZI)

BEYNİNİ KULLANAN BİR İNSANIN İTİRAFLARI -3--



Büyük olma yolundaki ilk adımın dürüstlük olduğuna inanan bizle, dalkavukluğun sağladığı çıkarların dürüstlüğün getirdiği çıkarlardan daha çok fayda sağladığı bir ülkede yaşarken bile dürüstlüğü elden bırakmayan insanlarız. Dürüstlük taslayan insanlardan farkımız, kusurlarımızın farkındayız ve hem kendimize hem de başkalarına itiraf etmekten çekinmeyiz.

Düşüncelerin amaçlarımızı güncellediğini bilir, amaçlarımızı eyleme dönüştürür, eylemlerimizle güzel alışkanlıklar edinir ve en üst düzeyde bir karaktere sahip olmak için düşünmenin imkanlarından yararlanırız. Kuru kalabalıkların düşünmediğini biliriz. Düşünen insan aylak olamaz. Düşünmek gözle görülür bir zahmet ve görünmez bir çaba gerektirir. Doğru düşüncelere hakim oldukça yanlış fikirlerle mücadele etme ihtiyacı duyarız. Herhangi bir konu üzerine düşündükçe düşünülmüş şeylerin asla yeterince düşünülmemiş olduğunu görür, tekrar tekrar aynı konu üzerinde düşünmeye devam ederiz.

Düşüncelerimizin hayatımızı oluşturduğunun farkındayız. Bu nedenle hayatımızı değiştirmek için düşüncelerimizi değiştiririz. Düşünmek için sık sık dururuz, konuşmaktan çok susarız, yazmaktan çok okuruz. Her yeni düşüncenin başlangıçta diğerleri arasında azınlıkta kaldığını bilir, toplum tarafından reddedilen düşüncelerimiz için sabırlı davranır ve kabul görmesi için mücadele ederiz. Düşünme eylemi iyi görmemizi, iyi konuşmamızı ve güzel eylemler ortaya koymamızı sağlar. En büyük buluşların aynı şeye bakıp farklı şeyler düşünerek gerçekleştiğinin bilincindeyiz.

Düşünmek ile ilgili birikimlerimizi eğitim anlayışımızdaki inceliklerle pekiştiririz. Hem kendimiz için hem çevremiz için eğitimin insan ve toplumu şekillendiğini ve şahsiyet sahibi bir kimlik kazandırdığını gördük. Yaratanın bize verdiği kabiliyetleri kendimizi eğiterek kullanılır hale getiririz. Eğitim bir anlamda bugün için değil, gelecek içindir. Hepimiz birbirimize benzeri ama almış olduğumuz eğitimle birbirimizden ayrılırız. Hayatı anlamımızın bir ölçütü de almış olduğumuz eğitimle doğru orantılıdır. Eğitim görmüş bir toplumu bir yöne sevk edebilirsiniz ama sürükleyemezsiniz, idare edebilirsiniz ama köleleştiremezsiniz.

Sizlere erdemli olmanın gereklerinden de söz etmek isteriz. Bir insanın bilgisini tutacak erdemi yoksa, neyi kazanırsa kazansın sonunda her şeyini kaybeder. Erdemli olmak bizlerde karakter haline gelmiştir. Hayatımızdaki olumsuzluklara karşı sabırlı davranışlar sergileyerek erdemimizi koruruz. Erdemli yaklaşımlarımızla toplumda saygın bir yerimiz vardır.

Hz. Ömer’in ifadesiyle dört şey asla geri gelmez; söylenen söz, atılan ok, geçmiş hayat ve kaçırılmış fırsat… Elimizdeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmenin hesaplarını başında yaparız. Sonrasında ise “tüh” ya da “keşke” demeyiz. Güneşi gözden kaçırdım diye üzülmeyiz. Çünkü önümüzde gecenin koynuna serpiştirilmiş yıldızlar vardır. İnsanoğlu karşılaştığı zorlukları, imkansızlıkları düşünürken kaçırdığı fırsatların geç farkına varır. Bazıları da ellerine geçen fırsatları başından def eder. Aslında karşımıza çıkan sorunların her birinin bir fırsat olduğunun farkına varsak, hayatta olumsuz gibi görünen birçok durumdan olumlu bir sonuç ortaya koyacağımız kesindir. Bütün bunların farkında biri olarak tek istediğimiz, çevremizde bunu fark etmeyen insanların da bunu fark etmesi için bir şeyler yapabilmektir.

Her birimizin bir gayesi vardır ve gayemize ulaşmak için:

Ø Kesin bilgileri ortaya koymaya çalışırız.
Ø Gayemize odaklanmışızdır.
Ø Olumsuzluklar bize engel olamaz.
Ø Başkalarının aynı konudaki başarısızlıkları bizi engelleyemez.
Ø Problemin mutlaka çözümün olduğu konunda sabit fikirli ve inatçıyız.

Bizim en çok zorlandığımız, gayesiz insanlarla iletişim, kurmaktır. Günümüzde sayıların gittikçe arttığını düşünecek olursak, bu zorluğu çok daha iyi anlarsınız. Tabii ki onlardan biri değilseniz… bazı insanlar merdivenin sonuna geldiklerinde merdivenin yanlış duvara dayanmış olduğunu anlarlar, çünkü geleceği görebilmek için kullandıkları fenerin pili zayıflamıştır ve sisli bir ortamda önlerini çok iyi görememektedirler. Dünya şampiyonu olmak için iri yapılı olmamıza gerek yoktur. Ağır sıklet şampiyonu olamıyorsak hafif sıklet şampiyonu olmamak için hiçbir nedenimiz yoktur. Başarı merdivenini tırmananların elleri cebinde olmadığını biliriz. Fırsat beklemekle işimiz yoktur bizim. Bizler fırsatlarını kendileri oluşturan insanlarız.

Gelişimin birden olmadığını biliriz. Gelişmiş bir insan ya da toplum, problemleri olmayan toplum değildir. Problemleri bir önceki problemleriyle aynı olmayan insan ya da toplumlardır. Gelişimi başkalarıyla rekabet etmek değil, kendimizle yarışmak olarak gördüğümüz için rakibimiz geçmişimiz ve şu anki konumuzdur. Her zaman zora talibimizdir. Öğrencimiz bizim bir adım önümüzde değilse, kendimizi başarılı atfedemeyiz.