Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  PortalPortal  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 


 

 BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SancaR 03
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
SancaR 03


Erkek
Mesaj Sayısı Mesaj Sayısı : 955
Nerden Nerden : Eskişehir
Kayıt Tarihi Kayıt Tarihi : 31/10/08

BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2 Empty
MesajKonu: BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2   BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2 EmptyPerş. Mayıs 28, 2009 11:17 am


BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2

Idealizmin en taninmis taraftarlari Berkeley, Hume, Kant, Schelling, Hegel, Schopenhauer'dir. Idealizmi daha da hassaslastirarak spiritualisme (ruhculuk) biciminde ele alan H. Bergson'dur. Bunlarin dusuncelerini kisaca ozetlersek, Berkeley'e gore: duyularimiz subjektiftir, duyularimiza gelen verilere "madde" adi verilemez; cunku madde adi verilecek "bir cevher" yoktur. Butun varliklar ruhlar ve fikirlerden ibarettir, idrakimize yon veren Allah'tir. Berkeley'in bu gorusune "subjektif idealizm" yahut (immaterialisme) adi verilir. Hume, Berkeley'in dusuncelerini daha da ileri goturerek, butun varlik ve tezahurleri "suur olaylarina" icra etti, hem maddeyi, hem de "Mutlak Varligi" inkar etti. E. Kont, bilgimizin izafi oldugunu savunurken dis alemden gelen duyularin verilerini, zihnimiz kendi bunyesi icinde degistirir gorusunu savundu. Zihnin kategorileri sahsi degildir, kullidir. Fenomeni ( gorunusu ) anlamak elimizdedir. Numen'i (asil gercegi) anlamak elimizde degildir, diye dusunen Kant, "pratik akil" icin "metafizik imkanini" kabul ederken "teorik akil" icin bu imkani reddediyordu. Schelling ise, "mutlak" ile "akli" ayni degerler olarak kabul ediyor, tabiatin ve insan zihninin, ayni anda hem objet, hemde sujet oldugunu, ancak, ancak tabiatin daha objektif, insan zihninin daha subjektif oldugunu savunuyor. Ona gore mutlak yahut akil, tabiat ve zihnin sentezini degil ayniyetini ifade ederler. Hegel ise, tabiat ve zihni, Mutlak'in eseri kabul eder, ancak bu "Mutlak Fikir"dir. Cunku fikir ile varlik ayni seydir. Fikir, olus halindedir, yokluk yoktur, yanliz olus vardir. Fikir hareket halinde iken tez, antitez ve sentez safhalarindan gecer. Fikir varlikta vardir ve tez adini alir. Sonra ziddi ile karsilasir tabiat adini alir bu antitezdir. Bu sentez yeni bir tez olur ve antitezi tarafindan yikilir, bu, boyle devam eder. Hegel, bu dusuncesini tarih olaylarinin yorumlamasina tatbik ederek "Tarihi idealizmin Diyalektigini" ortaya koyar. Sonradan K. Marx, Hegel'in bu dusuncesini ters cevirerek "Tarihi Materyalizmin Diyalektigini" kurdugunu iddia edecektir. Idealistlerden Schopenhauer ise, varligin temelini "irade" olarak gorur. Kainat iradeden baskasi degildir. Her varlik bir iradedir ve irade her varliktadir. Madde, iradenin suursuz halidir, butun kipirdanislar "irade" ifade eder. Butun iyiliklerin ve kotuluklerin kaynagi "yasama iradesidir", mutlak olan bu iradedir. Zihin, yasama iradesinin insandaki gorunusudur, zihin kainatin kendini degil, gorunusunu verir. Mutlak iradenin en onemli eseri varligimizdir, kendimizi inceleyerek alemi tanimaya calismaliyiz, diye dusunur.
Yunanli filozof Platon, insandan once var olan ve olumden sonra da devam eden, maddeden ayri bir ruha inanirken, Aristo, ruhun maddeden dogmadigini, ancak madde ile beraber bulunabilecegini savunur. Descartes, ruh ve bedeni bir digerine paralel fakat farkli mahiyette bulur. Leipniz de asagi yukari boyle dusunur, o ancak ruh ile beden arasindaki ahengi ezeli ve ilahi iradeye baglar. Malebranche, zahiren, dusunen karar veren insanmis gibi gorunse de gercekte bu isi yapan Allah'tir. Allah'in iradesi esas, insanin iradesi vesiledir. Spinoza ise, ruh ve bedeni bir tek cevherin tecellileri olarak yorumlar. Bu tek cevher ise, Allah'tir. Beden ve ruh arasindaki paralellik, ayni kaynaktan gelmis olmalari ile anlasilir. Fichte de ruhu bedenden ayri olarak gorur. Ravaisson'a gore de, kainata hakim olan guc ruhtur, suurumuz ve zihni kaabiliyetlerimiz ruhun mahsuludur, ruh ölmez. H. Bergson'a gore, ruh ve madde birbirine irca edilemez. Ruh keyfiyet, madde kemiyet halindedir, ruh hurriyete, madde zarurete baglidir. Ruh, madde ile temas kurarken bir taraftan onun kaliplarina katlanarak zeka, ilim ve kategorilerin dogmasina sebep olurken, diger taraftan da oradan bir "hayat hamlesinin" fiskirmasina vesile olur.
Hic suphesiz, Bati filozofisi bu kadar basit bir izahin icine sigmaz. Lakin anlatmak istedigimiz sudur, felsefe, akli arastirmaya sevkeder, fakat insana fert ve toplum olarak huzur ve mutluluk veremez. Bunu filozoflardan beklemeyiniz. Bize saadetin sirlarini yüce peygamberler kadrosu (hepsine selâm olsun) vereceklerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://osmanlitokadi.turcforumpro.com
 
BATI FELSEFESİNDE, VARLIĞIN MAHİYETİ VE BİLGİNİN KAYNAĞI -2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Ülkücü Forum :: TÜRK-İSLAM Ülküsü-
Buraya geçin: